2 Mart 2011 Çarşamba

'Şehirden sonra doğa, bizi sersemleştiriyor'

Halil Vurucuoğlu’nun 'Oksijen Çarpması' adlı sergisi, şehir insanının kent ve doğa arasındaki durumuna işaret ediyor.


02 Mart 2011 Çarşamba

GAZETE HABERTÜRK / HÜLYA KÜPÇÜOĞLU

Kâğıt işlerinizde üçüncü boyut çağrışımı yapan bir tekniğiniz var. Öncelikle işlerinizin tekniğinden bahseder misiniz?
Görsel seçimlerinde kendi çektiğim ya da başkası tarafından çekilen fotoğrafları kullanıyorum. Bir de devamlı çizdiğim defterlerimden de seçebiliyorum görselleri. Dinlediğim bir müzik ya da izlediğim bir film de etkili olabiliyor. O an ya da gün içinde yaşadığım bir şey de... Önce kâğıtlara, keseceğim parçaları çiziyorum ve sonra renklendiriyorum suluboya ile. Rengin oturması kaç kat alacaksa o kadar boya sürüyorum. Kuruduktan sonra kesiyorum, kestiğim parçaları yerleştiriyorum zaten hepsinin belli bir yeri oluyor. Üst üste yapıştırdıktan sonra resim zaten ortaya çıkıyor. Yaptığım teknikte kâğıdın gölgesi bir alttaki kâğıda vurabiliyor. Klasik resim mantığı dışında bir şekle bürünüyor resim. Bu teknikte istediğim alana daha sonra başka bir resmi de yerleştirebiliyorum. Hepsi bir araya gelebiliyor ve istediğim zaman resmi genişletebiliyorum... Resmin kendi içinde gelişebilen bir yapısı olduğu için bana cazip gelen bir teknik.

Sizi daha çok kâğıt işlerinizle tanıyoruz, gerçi yanlış hatırlamıyorsam bir serginizde duvar resmi de yapmıştınız. Şimdiki serginizde enstalasyonlar da görüyoruz...
Enstalasyonları ilk defa şablonun arkasından fenerlerle evdeki duvarlara yansıtarak denemiştim Kasım 2008’de. Fakat bu projeyi bir galeride değil, küçük odalardan oluşan bir proje mekânında yapmayı daha uygun gördüm.

O yüzden mi beklettiniz?
Evet, bir de yapmakta olduğum kâğıt kesmelerin dışında bir şey olduğu için sunmak da istememiştim kişisel sergilerimde. Sergideki resimler ve yerleştirme anlatmak istediğim şeye hizmet etti ve şehirden çıkıp doğaya dönme ve insanın kaosta huzuru bulma arzusunu destekledi.

Şehirden doğaya dönme, kaos ve huzur arama dediniz, şehirdeki insanın böyle bir arayışı mı var sizce?
2009’da 3 ay Bremen’in ormanlık bir bölgesine gittim. Oradan döndükten sonra 1 ay İzmir’in Karaburun İlçesi’nde bir dağ köyünde kaldım. Şehirde olduğumdan çok daha sakin, anlayışı yüksek ve huzurlu bir insan olduğumu fark ettim. Çoğu insan belki bunu belirgin bir şekilde hissetmiyor ama sebepsiz yere agresiflik ya da tahammülsüzlüğün şehirdeki yeri çok fazla. Koşturmacalar ve birinin bizden hep en üst seviyede performans beklentisi ve devamlı potansiyeli zorlama var. Ama doğa böyle değil. Doğada insanlar birbirleriyle barışıktır. Doğa ne veriyorsa onunla yetinmeyi, paylaşmayı, tahammülü daha yüksek oranda yaşarlar. Bunun doğa olması da şart değil aslında. Evinizde yatak odanız da olabilir, balkondaki koltuğunuz da olabilir...

Yani doğa dediğiniz şey insanın kendisini rahat hissettiği yer mi?
Evet, o insanın zihninde hayali bir ev de olabilir. Meditasyon yaparken oturduğu yer de olabilir...

Peki bunları “Oksijen Çarpması” olarak nitelemenizin nedeni?
Şehir hayatına bu kadar adapte olmuş birisi, sokaktaki oksijenin bile bozulduğunu düşünürsek, orijinal doğaya gittiği zaman aldığı o saf oksijen sersemlik hali oluşturuyor. Ondan yola çıkarak ses ve ışıkla birlikte duvara yerleştirdiğim enstalasyonu izledikten sonra da insanların öyle küçük bir sersemlik yaşamalarını düşünerek bu ismi koydum ki açılışta da aldığım tepkiler bu yönde idi.

'GENÇLER SORGULUYOR'

Son yıllarda genç sanatçıların gittikçe yükselen bir çizgisi var. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
Genç sanatçı dediğimiz insanların yaşının genç olmasının yanı sıra algıları ve bilinçleri de genç. Devamlı bir önceki yaptığı işi sorgulayan insanlar. Her ortaya koydukları işte kendilerini aşmayı hedefliyorlar. “Ben bunu buldum, önümüzdeki 20 sene bu resmi yapayım” dediğini sanmıyorum hiçbir arkadaşımın. Çok güzel bir pentür resmi yapan birisi çok sağlam bir video da çekebiliyor. Artık klasik sanat tarihinden beslenmek yerine sokaktan, müzikten, sinemadan, mimariden ya da moda tasarımından işlerine referans gösteren bir çok sanatçı var.

http://www.haberturk.com/kultur-sanat/haber/606311-sehirden-sonra-doga-bizi-sersemlestiriyor