Hülya Küpçüoğlu
Geçtiğimiz haftalarda açılan Piramid Sanat’taki ‘Boya Sen Nelere Kadirsin?’ sergisi 3 farklı sanatçıyı konuk ediyordu. Bahri Genç, Deniz Gökduman ve Safiye Mine’den oluşan sergi, tuval üzerinde farklı anlamda çalışan sanatçılardan oluşuyordu. Sergi ile ilgili 4 Ocak 2011 tarihinde Birgün gazetesinde Fırat Arapoğlu imzalı çıkan yazı, tıpkı sanat eleştirmeni arkadaşımızı serginin adı nasıl şaşırttıysa, beni de şaşırttı.
Hedefteki Uluslararası Plastik Sanatlar Derneği…
Arapoğlu’nun yazısında gözüme ilk takılan şey, Baykam’ın yazmış olduğu katalog metnindeki bir alıntıyla başlayan cümlenin ardından yaptığı yorum oldu. “Çeşitli platformlarda beraber çalışma olanağı bulduğum Bahri Genç” cümlesi açıldığında, Bahri Genç’in ve Safiye Mine’nin UPSD’de görev yaptıkları ve Gökduman’ın da bu derneğe üye olduğu gerçeğiyle karşılaşılıyor. Yani, katalog yazarı Bedri Baykam ile birlikte karşınızda “%100 UPSD imalatı” bir sergi var.’ Fırat Arapoğlu’nu bilgilendirmek için söylüyorum UPSD’nin yaklaşık 1500 üyesi var. Türkiye genelindeki sanatçıların neredeyse %80’ni UPSD’ye üye… Yani yazmış olduğu ifadenin, Türkiye genelinde açılabilecek sergilerin neredeyse tamamı için söylenebileceğini, yine yazarımızın daha önce yazılar yazmış olduğu sergilerdeki sanatçılar için de geçerli olabileceğini unutmamalı… Arapoğlu’nun yaklaşımında ön yargılı ve Uluslararası Plastik Sanatlar Derneğini bilmeyen bir tavır görülüyor. Yanı sıra aklımıza Piramid Sanat’ın Dernek üyesi olan sanatçılara sergi açmasının neden bu kadar dikkat çektiği gibi sorular geliyor. Sonuçta Piramid Sanat bağımsız özel bir galeri. İstediği sanatçılara sergi açamayacak mı? Bedri Baykam’ın Safiye Mine ve Bahri Genç ile birlikte Dernek yönetim kurulunda çalışıyor olması ve Gökduman’ın da bu derneğe üye olması, sonuçta Baykam’a ait olan bir mekanda sergi açamayacakları anlamına mı geliyor? Ayrıca Baykam’ın daha önce de birlikte çalıştığı sanatçılarla yada sanatçılara sergiler açtığı da bilinirken, neden özellikle bu sergide böylesi ifadeler kullanılmıştır? Piramid Sanat tarafından hazırlanan sergi kataloğu için yazarımız ‘katalogun her yerini Piramid Sanat logoları ve reklamları ile doldurmanın gereksizliği üzerine düşünülmeliydi.’ Derken sanırım hiç kendi bastırdığı katalogda logosunu kullanmayan veya kendi reklamını yapmayan bir galeri olabilir mi? gerçeğini unutmuş görülüyor. Benzer bir şekilde mesela Baykam tarafından Deniz Gökduman için söylenen ‘günümüzün dijital sanat olanakları ve photoshop programlarını andıran bir üslup seçiliyor”cümlesi ardından yazdığı ‘cümlesi akıllarda, acaba övüyor mu yoksa dövüyor mu hissini uyandırırken…’ derken yazarımız sanırım dövülecek bir sanatçıya neden sergi açılsın ki? Gerçeğini de unutuyor.
Polemiğe giren Baykam mı?
Bunun yanı sıra Eleştirmenimizin Baykam’ın yazdığı metindeki yazılardan alıntılar yaparak, belirtmek istediği anlamlar ortadayken, kendi doğal akışından çıkarıp, çok başka anlamlar yüklemeye ve farklı yerlere çekmeye çalışması ne kadar doğru? Ya da yazısında sanki Baykam’ın birileriyle polemiğe giriyormuş gibi yazması? Burada olsa olsa ancak Arapoğlu’nun Baykam’la polemiğe girmeye çalışarak isim yapmaya çalıştığı söylenebilir.
Sonuçta…
Günümüzde özellikle bazı yazarların eleştirmekten genelde olumsuz eleştiriyi algılaması, bu şekilde ortamda kendilerine yer edinmeye çalıştıklarını hatta bir eseri veya bir sergiyi anlamlandırmaya çalışan eleştiri yazılarını ve yazarları görmezden geldiklerini biliyoruz. Ortamda elbette olumlu ya da olumsuz eleştiriler yazılmalı. Ancak ön yargılı bir bakış açısıyla ve yazılarında zorlama ve gereksiz bir şekilde olumsuzu aramak nasıl değerlendirilmeli? Sonuçta, ‘Dostlar alışverişte görsün’ şeklinde ‘eleştirmek için’ eleştirmeye çalışmaktan öteye gitmeyen bir yazı var karşımızda.
9 Ocak 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder