18 Ocak 2011 Salı

'Duygulara yatırım yapılmalı'

Seydi Murat Koç, yaptığı resimlerinde kentsel dönüşüme dikkat çekiyor

18 Ocak 2011 Salı, 17:22:06

GAZETE HABERTÜRK / HÜLYA KÜPÇÜOĞLU

Seydi Murat Koç, Ihlamour Sanat Galerisi’nde açtığı 'Teğet' adlı sergisinde, karışık teknikle yaptığı resimlerinde kentsel dönüşüme dikkat çekiyor. Mimari, kültür, tarih ve birey ilişkisini gündeme getiriyor. Sergi 12 Şubat’a kadar sürecek.

Serginizin adı “Teğet”. Neye teğet?
Konseptimde, mimari ve kentsel dokunun insanla ilişkili olan çelişkisine teğet öncelikle. Teğetin gördüğümüz boyutu var, bir de içsel ya da duygusal boyutu var. Ama maddesel boyutta da kültürel boyutta ve mimari gelişimde de bir teğet geçme oluyor. Çünkü bazı kültürel değerlere değer vermeyip “es” geçebiliyoruz. Mesela en son Haydarpaşa Garı’na olanları hatırlayalım. Biz toplum olarak bir değeri korumayı bilmiyoruz. Bunun sadece bir sanatçı duyarlılığı ile sezilmesi önemli değil. Herkesin kendi duyarlılığı ile görebileceği bir şey. Biz görmezden geliyoruz.

Tarih, kültür ve mimari ilişkilerle ilgili değindiğiniz teğette, AKM binasıyla ilgili bir göndermeniz var...
O resimde, binaya teğet geçen bir uçak da görülüyor. Burada 11 Eylül’e ve teröre de gönderme var. Terör ille silahla olacak değil, bunun kültürel boyutu da var. Eğer size bir şey empoze edilmeye çalışılıyorsa bu da bir terördür.

AKM’nin yıkılacak olmasıyla 11 Eylül’de yıkılan ikiz kuleler arasında paralellik kuruyorsunuz yani?
Ben oradaki terörle paralellik kuruyorum. Bir şeyin fiziki olarak silahla ilgili bir zararı dokunabilir. Ama ben burada duygusal ve ruhsal olarak da insanların bir teröre maruz kaldığını ve kültürel gelişiminde engeller olduğunu ve bunun da bir terörden farksız olduğuna değinmek istedim. Unutulmuş bir AKM var. Atıl bir şekilde duruyor. Geçtiğimiz aylarda Radikal’de Cem Erciyes’in bir yazısının başlığı şuydu “Ne çekiç sesi var ne de keman”. Çok duyarlı bir sözdü. Bu sözü görmeden önce başlamıştım aslında resimlerimi yapmaya ama bu sözü de görünce doğru yolda olduğumu anladım ve sergi konseptimi geliştirip, ismini de “teğet” koymaya karar verdim.

Resimlerinizde genelde gri tonlar kullanmanızı maddeye fazla gömülmüşlükle ya da metropol yaşamıyla bağdaştırabilir miyiz?
Ağırlıkla soğuk ve gri tonlarla resimlerimi yaptım. Ben bir Manet ya da Monet gibi kır manzaraları ya da manolyalar resmi yapamazdım. Çünkü benim manzaram bunlar. Ben burada metropolde, bu binaların arasında yaşıyorum. Biraz da dikkat çeksin diye soğuk renklerle yaptım. Mesela birisi diyor ki “Zevk almadım bu işlerden”. Ama biz burada yaşıyoruz. Farkında mısın?

Az önce duygusal boyutta da teğet geçiyoruz dediniz. Ne gibi mesela?
Bir önceki seri resimlerimde sıçramalar teması vardı. O seride bahsettiğim duygu şuydu; aşk ya da kahramanlık gibi terimlerin altının boşaltıldığına inanıyorum. Mesela kahramanlık denilince “Ne işin var, başın derde girer” deniliyor. Onun için ben bu çağı ortaçağ olarak kabul ettim. Yeni bir Rönesans’a yeni bir sıçramaya ihtiyacımız vardı. Şu anda da aynı şeyi söylüyorum aslında, sadece biçim değişti. Biraz daha duygulara, insana yatırım yapılmalı biz hep maddeye yatırım yapıyoruz. Duyguyu beslemezseniz körelir, daha önce sıçramayla ele aldığımı şimdi mimari ile ele alıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder