14 Nisan 2011 Perşembe

'Hep gördüğümüz görüntüler belki de görmediklerimizdir'

Maide Bulak, geçtiğimiz haftalarda Olcayart'ta gerçekleştirdiği 'Lejant' adlı sergisinde İo miti ve kent imgesinden yola çıkarak gerçekleştirdiği son dönem yapıtlarını sundu. Resimlerinde tıpkı haritada olduğu gibi yukarıdan bir bakış açısıyla resmettiği eserleri, dinamik bir yapı barındırıyordu.

Hülya Küpçüoğlu

Çalışmalarınızda İo mitinden yola çıkarak kent olgusuna gönderme yaptığınızı söyleyebilir miyiz?

Evet,İo mitinden yola çıkarak kent olgusuna vurgu yapmıştım. İzleyiciye kent panoramasını yansıtarak, bir yolculuk serüveni yaşatmayı amaçladım. Yaşamda oluşan o üstüstelik tarihsel doku,beni mitolojiyle içgüdüsel olarak ilişkilendirdi.Bosphorus’u yaratan bu efsanevi şehirde İo ile birlikte sadece dönüşümün değil, büyük bir yolculukta yeni yaratımların hikayeleri oldu.

Peki çalışmalarınızda şehirdeki karmaşa da ön plana çıkıyor mu?

Şehirdeki karmaşayı resimlerimdeki lekelerin varlığı ile ön plana çıkarttım.Fonda siyahın,grinin onlarca tonunu kullanarak renklerle ilişkiye geçecek şekilde dokular yaratarak tek renk üzerinden varyasyonlara gidip sonu olmayan ama her seferinde mükemmel dediğim sonuçlara ulaştım.Lekeler fonda serbetçe ve organik olarak varolurken soğuk-sıcak renk karşıtlığıyla karşılaştığında,bu kez lekeler dokuyla kaynaşmak yerine birer kolaja dönüştü.
Şehir benim için bedeni ve duyguları olan, katmansal bir olgu.Nasıl ki yaşarken bedeni ve ruhu birbirinden ayıramıyorsak,sadece ruh haliyle de anlatmak eksik olabilir.Ruhsal açıdan değişken,enerjik,süprizli,şaşırtıcı,depresif,karışık,ama bir o kadar dinamik.Bedensel olarak da katmanlı,denizi kadar mavi,sembolleri kadar vurgulu,yüzünde oluşan derin çizgiler kadar net ...

Lejant’ın harita ile ilgili bir terim olduğunu düşünürsek, hangi noktada çalışmalarınızla örtüştürüyorsunuz?

Lejant coğrafik bir terim.Haritada kullanılan özel işaretlerin ve renklerin ne anlama geldiğini gösteren, sağ alt köşede bulunan bölümdür.Her haritanın kullanım amacına göre farklı işaretler kullanılır.Yani haritanın okunmasını sağlar.Lejant tablosunda bulunan bütün semboller yolların,dağların,ovaların,nehirlerin ,ormanların gerçek görüntülerin ifade de yer bulmasıdır .Resimlerimde bütünü anlatan, gerçek görüntüleri nitelendiriyor .Özel, farkedilebilir , algınabilir ve öze indirgediğim imgeler bütünlüğü oldu.Bu bütünlük, yayılımıyla olabildiğince eksiksiz bir görsellik oluşturmak üzere her bulduğunu biriktirmek istermişçesine tek bir çizgiden bir ötekine gider.Sonu olmayan bir girişimdir.Çünkü çizgilerin, noktaların art arda dizilişi sonsuzdur.

Çalışmalarınızda tıpkı haritada olduğu gibi yukardan bir bakış açısının var olduğunu söyleyebilir miyiz?

Bu açının farkedilmesi benim için önemli bir ayrıntı.Eserlerimde bazen dik, bazen yatay açıyla gözlemledim ve resmettim . Bu açısal duruşta,yatay baktığımda mimari dokular ön planda ;dik açıyla baktığımda ise yollar,çizgiler, lejant dilinde işlediğim imgeler ön plandaydı. Sonraki aşamalarda somutun soyuta dönüştüğü anı yakaladım.Soyuta doğru belirsizleşip kendi içinde de kronolojik dizilime ve katmanlara doğru yol aldı .Bu katmanların içinde bulunmak,ilintili olmak,yaşıyor olmak gerekir .

Haritalarda kesin ve net çizgiler, sınırlar vardır, sizin çalışmalarınızda çizginin kullanımı?

Çizgiler içerdiği anlam gücüyle, resimlerimin vazgeçilmez bir ögesi. İnce,kalın,kesik,düz,doğru,eğri,dalgalı çizgilere yineleme ve yön duygusunu da ekliyorum.Bu çoğaltma ve tekrar aşamasında: lejant simgelerini yönsel ifadeye, çizgileri yanyana kullanarak ise hacim, ağırlık, mekan gibi nitelikleri belirledim. Benim için kompozisyonda biçim ve kütlenin oluşması da mimarinin etkisi olarak algılanmalı.Oluşan bu lekelerin üstüne gelen mimari semboller ve çizgiler görsel hafızamdaki imgeler dizilimini yansıttı. Hep gördüğünüz görüntüler belki de görmediklerimizdir.

Bu serginiz bir öncekinin devamı niteliğinde. Bu sergiyle birlikte ne gibi farklılıklar girdi resimlere?

En büyük fark, İo’nun olmaması . Ama bu sergimde İo karakteri yolculuğuna devam etti. Yolculuk düşüncesinde merak etmek, uzaklaşmak, hedefe varmak, seçimleri yaşamak ve belirsiz bir rota izlemekti. Bu belirsizliği yaşarken ve yaşatırken bizi zamanın dışına çıkardı, sonsuzluğa açıldı. Bu kökensel ve özgün yolculuğun çözümlenmesinde,temel niteliklerini de kusursuzlaştırarak gösterir. Yaptığı tercihi veya seçimi sonuçlarıyla yaşar. Ama izleri sonsuzluğa dek sürer. Tek bir varlığın herkesten ayrı tutularak, yaşadığı bu mitin bilinçdışı modeli açıkca saptanabilir.Herkesten ayrı tutarak benzersiz kılar, diğerlerinden soyutlanır ve ayırır onu. Soyutlanmayı resimlerimde de yaşar. İzleri onunla birlikte kurgulayıp süreci oluştururken hem lejantın işaretlerini kullandım, hem de yeni anlamlar yükledim. Mit kahramanı beni eşlikçiliğe davet ederken ,ben de izleyiciye bu davette bulundum.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Efsaneler sık sık gerek evrenin, gerekse yerel bölgenin çıkışını açıklama amacını taşır.Yaratılış ve kuruluş efsanesi gibi..Mitolojiler zaman ve yer kavramı dışında devamlılık ve yanılmazlık niteliklerini taşır.Bu nedenle insanlığın ortak mirasını oluştururlar.Yaşadığımız bu şehir de, kültürel bir dokunun katmanlarından oluşan ve eserlerimde de bu bağlantısal durumun aslında bir seçim olduğunu eklemek isterim.

(Maide Bulak röportajı Dekorasyon Dünyası Dergisi Nisan-Mayıs 2011 sayısında yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder