1 Eylül 2010 Çarşamba

"Avrupa'ya göre sanat piyasası yolun başında"

Antik A.Ş. son yıllarda gerçekleştirmiş olduğu müzayedelerde rekor satış fiyatları ile sanat ortamına damgasını vurdu. Rekor fiyatlara satılan resimlerden Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni”si, Erol Akyavaş’tan “Kuşatma” yadaFahrel Nisa Zeid’in “Londra” adlı yapıtları ilk aklımıza gelenler… Yeni sezon hazırlıklarını sürdüğü şu günlerde, Antik A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Olgaç Artam ile sanat piyasası ve önümüzdeki aylarda Artam Global Art Dergisi olarak düzenleyecekleri yarışma ile ilgili görüşlerini aldık.

Hülya Küpçüoğlu

Öncelikle yeni sezon için hazırlıklarınızı öğrenebilir miyiz?

Sıcak geçen yaz günlerinde hazırlıklarımız hızla devam ediyor. Gelecek müzayedelerde satışa sunulacak eserlerin kayıtları ve bu eserlerin tanıtım hazırlıkları için yoğun bir çalışma temposu içindeyiz. Müzayedelerimiz Ekim ayından itibaren başlayacak. Hemen öncesinde, Ramazan ayında Kuran-ı kerim’in indirilişinin 1400. Yılı nedeni ile 500’e yakın hiç sergilenmemiş el yazması eserlerin yer alacağı bir sergi organizasyonu planlıyoruz. Resim yarışması, sergiler, kitap yayınları, seminerler, çağdaş sanat ve klasik Türk ressamlarının eserlerinin yer alacağı müzayedelerle dolu bir sezon bizi bekliyor. Her zaman söylediğimiz gibi şirket olarak hedefimiz sanat ve kültüre olan ilgiyi çoğaltmak, uluslararası piyasalara açılarak Türk sanatını ve sanatçısını tanıtmak, koleksiyonculara en iyisini sunarken, sanatçıların da eserlerinin hak ettikleri gerçek değerlere ulaşmasına yardımcı olmaktır.

2009’da Burhan Doğançay’ın “Mavi Senfoni” adlı yapıtı satılmadan önce ve sonrasına bakacak olursak nasıl bir sanat piyasası görüyorsunuz? 2009 – 2010 müzayede sezonu için genel bir değerlendirme alabilir miyiz?

2009 – 2010 müzayede sezonu Antik A.Ş.’de çok hareketli geçti. 7 eser 1 milyon lira sınırını aşarken müzayedelerimizde toplam 50,000,000 liranın üzerinde sanat eseri yeni sahipleri ile buluştu. 2009’un Kasım ayında Burhan Doğançay “Mavi Senfoni” ve Fahrel Nisa Zeid’in “Londra” isimli eserlerinin milyonlu rakamlara satılması dikkatleri sanat eserlerine çekti. Müzayedenin hemen arkasından açılan Contemporary İstanbul sanat fuarındaki yüksek satış oranı piyasayı canlandırdı. Klasik Türk ressamlarından Çağdaş sanatçılara, Osmanlı antikalarından Türk Hat Sanatına kadar birçok alanda rekor fiyatların oluştuğu müzayedeler gerçekleştirdik. Mart ayında Erol Akyavaş’ın “Kuşatma” konulu eserinin 2,650,000 liraya satılması, Nisan ayında klasik Türk resminin değerli ismi Şevket Dağ’ın “Ayasofya” konulu eserinin 2.150,000 liraya, Türk hat sanatının ustası Kazasker Mustafa İzzet ketebeli bir hilye’nin 1,150,000 liraya satılması ve son olarak da Haziran ayında Nazmi Ziya’nın “Langa Bostanı” tablosunun 1 milyon lira üzerine çıkması sanat piyasasındaki büyümeyi yansıtan güzel örneklerdi. Globalleşen ülkemizde açılan müzeler, galeriler, sanat fuarları ile her geçen gün daha çok kişi sanat eseri almanın kültür, keyif, prestij ve çok kazandıran bir yatırım aracı olduğunu fark etti. Birçok varlık yönetim şirketi (Wealth Management) müşterilerine portföylerinin %20’sini sanat eserlerinde değerlendirmeleri konusunda tavsiyede bulunuyor. Koleksiyoncusundan yatırımcısına talep artıyor. Sanatçılarımız için çok sevindirici gelişmeler yaşanıyor. Türk sanat piyasası büyüme sinyallerini çok önceden vermişti. Artan gelir düzeyi ve büyüyen ekonomi dünyanın her yerinde sanata yatırımı olumlu yönde etkiler. Üst düzey yaşam kalitesinin ayrılmazıdır sanat eserleri. Batı dünyasının izinden gittiğimizi düşünürsek oralarda yaşanan gelişmelerin Türkiye’de de olması çok doğal.

Yurt dışında yapılan müzayedelerde aslında çok daha yüksek rakamlarla satışların yapıldığı görülüyor. Ülkemizde yurt dışındaki satış rakamlarına ulaşılmamış olmasının sebepleri sizce nelerdir?

Batı dünyasında üç asırlık aktif bir sanat piyasası vardır. Geçtiğimiz ay satılan Picasso’nun “yeşil dallar arasında çıplak” konulu tablosu 106.4 milyon dolara satılmıştır. Dolayısı ile dünya sanat piyasası ile karşılaştırırsak, ülkemiz sanat piyasasının hâlâ yolun çok başında olduğunu görüyoruz. Önemli sanatçılarımıza ait eserlerin satış rakamları dünyanın en büyük 16. ekonomisine sahip bir ülke için hala çok alt seviyelerde diyebiliriz. Müzayedelerimizde oluşan yüksek rakamlar piyasada hızlı bir yükselme olarak görülüyor ama unutulmamalı ki medyaya yansıyan bu satış sonuçları, sanatçıların sadece başyapıt eserleri için geçerli. Tüm eserlerin fiyatı arttı demek değildir, müzayedelerde hala çok uygun fiyatlara eserler alınabiliyor, bu yeni koleksiyoncular için büyük bir şans. Ülkemizde yapılan en büyük hata “Başyapıt” bir eser fiyatının, sanatçının farklı döneminden, farklı çapta çalışmaları ile kıyaslanmasıdır. Örnek vermek gerekirse Giacometti’nin “Yürüyen Adam” eseri 105 milyon dolara satıldı. Bu demek değildir ki her Giacometti eserinin fiyatı 100 milyon dolar oldu. Bugün yurtdışında 50 bin dolardan başlayan fiyatlara Giacommetti imzalı eserler alabilirsiniz. Ülkemizde de bu böyle bir daha bir benzer çok zor çıkabilecek bir eseri kimse kimseye ucuza bırakmıyor bu da önemli eserlerin fiyatlarını rekorlara taşıyor.

Son yıllarda çağdaş sanatta yaşanan hareketliliğe paralel olarak koleksiyoner olgusunda da bir gelişme var mı? Koleksiyoner profili nasıl?

Yurtdışı sanat piyasalarındaki gelişimi gören, dünya sanat kültürünü paylaşan, vizyon sahibi koleksiyoncuların sayısı her geçen gün artıyor. Alıcıları profillere ayırmak gerekirse Koleksiyoncular, Özel Müzeler, Yatırım Amaçlı fonlar ve keyif için alan bireysel alıcılar olarak ana profillere ayırabiliriz. Birçok koleksiyoncu ve sanat fonu için danışmanlık yapıyoruz. Yatırım Fonları ve finans çevreleri son zamanlara tablo alımına ağırlık vermiş durumdalar. Ekonominin arz talep kanunu sanat piyasasında da geçerli olduğu için sınırlı sayıda olan tablolara oluşan yoğun talep fiyatların hızla yukarı çıkmasını ve her müzayedede yeni rekor fiyatlara ulaşmamızı sağlıyor.

Artam Global Art Dergisi olarak bir resim yarışması düzenliyorsunuz. Yarışma hakkında bilgi verir misiniz? Yabancı bir jüri seçme fikri nasıl gelişti?

Artam Global Art Dergisi olarak 2010 yılında bir resim yarışması düzenliyoruz. “İmgenin Gücü: Avrupa, Kültür Başkentinin Ressamlarını Seçiyor” başlıklı resim yarışması, uluslar arası sanat otoritelerinin jüriliğinde gerçekleşecek. Batıya bağlı bir gelişim gösteren Türk sanatı 1970’lerden sonra kendi özünde bir çizgi oluşturmuş ve 1990lardan itibaren dünya güncel sanat ortamının yeni ve ortak dilini yakalamıştır. Artık özgünlüğünü ispat etmiş ve büyük düşünen her sanatçı birey olarak dünya sanat tarihinde yer alabilir. Biz de ülkemizde keşfedilmeyei bekleyen genç sanatçıları teşvik etmek amacı ile Avrupa’nın önde gelen sanat otoritelerinden oluşan bir jüri heyetini ülkemize davet ettik. İmgenin Gücü: Avrupa, Kültür Başkentinin Ressamlarını Seçiyor’ yarışması bu açıdan büyük önem taşıyor. Dünya güncel sanat ortamında sağlam bir yeri olan ülkemizin ressamları, ilk kez oryantalist olmayan bir bakış açısıyla değerlendirilecek. Avrupalı uzmanlar, kültür başkentinin ressamlarını seçecek.. “resim yarışması, 18-35 yaş arasındaki profesyonel tüm ressamlara açık. Konu sınırlamasının bulunmadığı ve 100.000 TL. ödülün verileceği yarışmada, jüri, sergilemeye değer bulduğu 25 eseri önce İstanbul’da, daha sonra da Avrupa’da sergileyecek. Yarışmaya 1 Temmuz-30 Ekim 2010 tarihleri arasında başvuru yapılabilir. Yarışma şartları ve başvuru koşulları ile ilgili detaylı bilgi www.artam.com’da bulabilirler..

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Ülkemizde galeriler çok güzel sergilere ev sahipliği yapıyorlar, müzeler ve sanat fuarlarında gibi birçok etkinlikler var.. Özellikle 2010 Kültür başkenti nedeni ile her yerde bir sergi görmek mümkün. Herkesi olabildiğince çok müze ve sergi gezmeyi tavsiye ediyorum. Galericilerden bilgi alarak günümüz sanatçılarının işlerini tanımalarını ve bu heyecan verici sanat dünyasını yakından takip etmelerini öneriyorum..


(23 Ağustos 2010 tarihli Haber Turk gazetesinde yayınlanmıştır)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder